Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/20.500.14365/5761
Title: | Muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davası | Other Titles: | Action for revocation due to simulation | Authors: | Uyar, Cüneyt | Advisors: | Havutçu, Ayşe | Keywords: | Hukuk Law |
Publisher: | İzmir Ekonomi Üniversitesi | Abstract: | Alacaklı kural olarak borçlunun malvarlığı ile sınırlı olarak haciz işlemi yapılmasını talep etme hakkına sahiptir. Borçlunun malvarlığının yeterli olmadığı bir durumda alacaklı icra takibiyle alacağına kavuşma imkânı elde edememektedir. Borçlunun mal kaçırmak yoluyla alacaklının haczedecek bir mal bulamamasını sağladığı durumlar bulunmaktadır. Hukuk düzeni borçlunun kötüniyetli işlemlerine karşı alacaklıyı korumaktadır. Alacaklı, borçlunun malvarlığındaki mal ve hakları azaltma yöntemine göre açacağı davayı belirlemektedir. Tasarrufun iptali davaları alacaklıların bu konuda en çok başvurduğu davadır. Bu dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ile 284'üncü maddeleri arasında ayrıntılı olarak düzenlenmektedir. Davacı alacaklının karşısında borçlu ve onunla işlem yapan üçüncü kişi davalı olarak yer alır. Alacaklı dava konusu mal veya hakkı üçüncü kişiden devralan diğer kişileri de bu davada davalı olarak gösterilebilmektedir. Davalılar arasında yapılan işlemin iptale tabi olması kanunda aranan özel dava şartlarının gerçekleşmesi durumunda mümkündür. İcra takibinin tarafı olmayan üçüncü kişi takip borçlusu ile yapmış olduğu kötüniyetli kabul edilen işlem nedeniyle alacaklının karşısında davada taraf olarak yer almaktadır. Uygulamada borçlu ile üçüncü kişi alacaklının alacağına engel olmak amacıyla muvazaalı işlem yaptıkları da görülmektedir. Tasarrufun iptali davaları muvazaaya dayalı davalardan daha geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu çalışmada tasarrufun iptali davaları ile muvazaaya dayalı açılan davaların karşılaştırılması, muvazaalı işlemin iptal davasına konu edilmesi, muvazaaya dayalı açılan davalarda İcra ve İflâs Kanunu hükümlerinin kıyasen uygulanması konuları öğretide yer alan görüşler ve Yargıtay kararları çerçevesinde incelenmiştir. As a rule, creditor has right to demand seizure limited to debtor's assets. In a situation where the debtor's assets are not sufficient, the enforcement proceedings shall not be used properly. It is also possible that the debtor may defraud creditor to prevent seizure procedure. Therefore, legal systems adopt some measures to protect creditors against such bad faith. Revocation actions are the cases frequently filed by creditors in this regard. Revocation actions regulated in Articles 277-284 of the Enforcement and Bankruptcy Code. The debtor and the third party who transacted with, are the defendants of these actions. The revocation of such transaction shall be ruled in the event that the special litigation conditions required by law are met. The third party, who is not a part of enforcement proceeding, is a party to the lawsuit, due to a transaction with the debtor, which is deemed to be in bad faith with. It is also observed that the debtor and the third party may enter simulated transactions to prevent the creditor's receivables. The actions for revocation have a wider field of application than the actions based on simulation. In this study, the issues of the comparison between the actions for revocation and the actions based on simulation, the subject matter of the simulated transaction to the actions for revocation and the application of the provisions of Enforcement and Bankruptcy Code by analogy in the actions based on simulation are examined within the framework of the doctrine and the Supreme Court decisions. |
URI: | https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=usXiZIM9Lp0wk-YzRoaT-0ZOPRsuvk1EKBVWF2WaK-L2kguQxAzFoHLdDrweqOv5 https://hdl.handle.net/20.500.14365/5761 |
Appears in Collections: | Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tez Koleksiyonu |
Show full item record
CORE Recommender
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.