Borders, membership and multiculturalism in the context of the refugee crisis – cosmopolitan and communitarian approaches under scrutiny

Abstract

Bu çalışma, bir yanda evrenselcilik ve kozmopolit haklar, diğer yanda partikülaristik kültürel ya da ulusal özerklik talepleri arasında cereyan eden gergin ve neredeyse savaşvari bir hal alan ilişkiyi tartışmak için; Avrupa'daki mülteci krizini kendisine çıkış noktası olarak almaktadır. Bu minvalde sınırların açılması, üyeliğin adil olarak düzenlenmesi ve çokkültürlülük sorunlarına odaklanarak; çağdaş küresel gelişmelerin beraberinde kotarılması gereken, liberal demokrasinin üç önemli anahtar meydan okumasını değinmeye çalışmaktayım. Ulus-devlet krizini ve kozmopolit normların yükselişini göz önünde bulundurarak, siyasî tercih ile ahlâkî yükümlülük arasındaki bulanık alanı netleştirecek yeni bir açıdan ulusaşırı hareketlere ve siyasal üyeliğe yaklaşımın gerekliliğini ileri süreceğim. Siyaset küreselleşmenin zorluklarıyla uygun bi şekilde yüzleşebilmek icin, cumhuriyetçi ve kozmopolitan hak talepleri arasındaki gerilimi güçlü ulussonrası ve bölgesel egemenlikleri aşan otorite biçimleri yoluyla ortadan kaldırmayı hedef edinecektir. Buradaki tartışmalarıma Kant, Benhabib ve Arendt gibi kozmopolitan düşünürler kılavuzluk edecektir. Bunun ötesinde, 21.yüzyılda modern demokrasinin çervevesi olması muhtemel olan çokkültürlü toplumların getirdiği zorluklara Habermas'ın katılımcı demokrasi kavramı ile yaklaşmanın büyük önem taşıdığını tartışacağım. Kültürel kabul için cağdaş iddaların normatif mülahazalarımızı bulması gerekliliğine rağmen, Taylor'ın farklılık siyaseti fikrinin yanıltıcı olduğuna inanıyorum. Yasal ve siyasal alanlar arasındaki zarurî ayrımın sözkonusu olduğu yerlerde, kamusal ve husûsî özerkliğin uygun kullanımı yoluyla toplumsal entegrasyon gerçekleştirilmelidir.

This thesis takes the European refugee crisis as a point of departure to discuss the tense and almost warlike relationship between universalism and cosmopolitan rights on the one hand and particularistic cultural or national demands of self-determination on the other. By focusing upon the questions of open borders, just regulations of membership and multiculturalism, I seek to touch upon three significant key challenges liberal democracies will have to cope with in the course of contemporary global developments. Against the background of the nation-state's crisis and the rise of cosmopolitan norms, I will show that it is necessary to approach cross-national movements and political membership from a new angle, clearing up the blurry space between political choice and moral obligation. In order to appropriately face the challenges of globalization, politics shall target to reconcile the tension between republican and cosmopolitan demands of justice through strong post-national and deterritorialized forms of authority. Cosmopolitan thinkers such as Kant, Benhabib and Arendt will guide my way here. Further I will argue that it is vital to approach the challenge of multicultural societies, which are likely to be the framework of modern democracy in the 21st century, along Habermas' concept of deliberative democracy. Although contemporary claims for cultural recognition need to be taken seriously, I argue that Taylor's idea of politics of difference is misleading. Social integration ought to be carried out through the appropriate use of public and private autonomy, where the necessary distinction between the legal and the political remains in place.